Gerçeğe Giden Yol
Gerçeğe Giden Yol
Author :
(0 Votes)
(0 Votes)
Gerçeğe Giden Yol
TAKDİM Hamd Allah’a ki övenler O’nu layıkıyla övemezler; nitemetlerini sayıp dökenler onları söyleyip bitiremezler; çalışıp çabalayanlar hakkını eda edemezler. Hamd ederim Allah’a nimetlerini tamamladığı için, yüceliğine uymak için O’na isyan etmekten kurtulmak için, yokluktan, yoksulluktan kurtulmak için. Hamd o Allah’a ki, gözler onu apaçık görüşle göremez fakat gönüller iman gerçekleriyle görür. Nimetlerine şükrederek O’nu överim, bana yüklediği vazifeleri yapabilmek için O’ndan yardım dilerim. Salat-u selam, alemlere rahmet ve ümmeti aydınlatan bir ışık olarak gönderdiği, varlığını kerem hamurundan yoğur-duğu, ezeli ululuk soyundan getirdiği, yücelik ağacının kökünden yaratıp, üstünlük dalında büyüterek dallarla, budaklarla, meyvalarla yetiştirip geliştirdiği iki cihan güneşi olan resulüne ve günalhardan mutahhar olan şerefli Ehl-i Beyt’ine, ulemaya, şühedaya ve Allah yolunda hiçbir tağuti ve şeytani güce taviz vermeden yürüyen, yollar katederek ilerleyen müminlere... Ey tehlikeler ve belalar dolusu vadiye düşen misafir. İster istemez bu vadiye geldin. Seni kendi isteğinle buraya getirmediler. Bu vadide 72 taraftan sana yönelmeler ve seni kazanmak isteyenler vardır. Seni sadece bu vadide Allahın emir buyurduğu sıratul mustakim kurtuluşa ve Allahın rızasına görürür. İnsanlığın klavuzu ısrarla insanları şu sözüyle bu yola davet ediyor; “Benim Ehli beytim Nuhun gemisine benzer, o gemiye binenler kurtulur, binmeyenler ise helak olur.” Yolun her ne kadarda uzun olsa korkmana ve vesvese-lere kapılmana hiç de gerek yoktur. Çünkü bu yolda maksada varman için Rabbin tarafından yoluna dikilen 12 tane nur ve çerağ vardır. Bu yolda gördüğün herşey nur ve aydınlıktır. Hidayetdir ve yol sırat-ul Mustakimdir. Öyleyse durma vakdi değildir. Git, ilerle ve koş..... Korkup vesveseye kapılma. Hennaslar seni aldatmasınlar, yoldan çıkarmasınlar. Sen mübarek ağaca doğru yola koyulmuşsun ve Rabbinle ahitleşmişsin. Allahın inayeti seninledir ve onun rızası seni beklemektedir. Sen “Elestu” gününde Rabbinle ahitleşmedin mi ? Öyleyse bu ahdini bozma. Sen Resulü Ekrem efendimize bel bağlamadın mı? Öyleyse bu bağlılığını gevşetme. Sen Kuran a körü körüne taklidden ve cahilane taassupdan el çekeceğine dair söz vermedin mi? Öyleyse sözünde dur ve şahsiyetini koru. Sen kurtuluş gemisine Allah’ın evliyaları ile beraber olmayı istemedin mi? Öyleyse gaflet ve cehalet deryasında kendini helak etme. Kıyamet günü amel defterinin sağ eline verilmesini ve yüzünün ak olmasını istiyorsan öyleyse vaktini biraz araştırmaya, incelemeye ve okumaya ayır ki lülu ve mercan dolu cevherlere ulaşıp hayretten kurtulasın. Allahu Teala sana akıl ve şuur vermiştir. Bu ulvi nimeti en önemli işlerinde yani yaşam felsefesinde kullamalısın. Sakın, geçmişlerden bana ne, tarihde olup bitenlerden bana ne demeyesin. Çünkü sen bu ümmetten bir parçasın ve bu tarihe bağlısın. Öyleyse geçmişde olup bitenlerden haberdar olmalı ve büyük bir dikkat ile doğruları ve yanlışları birbirinden ayırd etmelisin. Bu ancak çalışma ile, ilim ve amel ile ve en önemlisi taassup ve körü körüne taklidden uzak durma ile sağlanır. Öyleyse yerinde sayma, yanlış ve çıkmaz sokaklara girme Salih ve Sadık insanlardan sor ki seni tuba ağacına yönlendirsinler. Senki kendini kainatın şerefli ünnetinin bir üzvu olarak görüyorsun, Senki yeryüzünde Allahın halifesi olmak istiyorsun, Senki İslam peygamberinin arkasından gidip onun adımlarının yerine adımlarını basmak istiyorsun..... Öyleyse düşün ve dikkat et, yanlış yollara girme, Rabbini gazaplandırıp, Resulünün incitme, Kuran a yabancı olma ve neticede Allahın feyizleri olan Ehlibeytle ilişkini koparma. Çünkü onlar hidayett meş’aleleri, kurtuluş gemisinin sütunları ve Resullah (s.a.a) efendimizin risaletinin ücret ve mükafatlarıdırlar. Onlar Allahın muhkem ayetleridir. Onlar ilmi ihya eden ve cehaleti yok edenlerdir. Onlar insanların öncüleri, yeryüzünün sütunları, iman kapıları ve Allahın emanetdarıdırlar. Onlar Nubuvvet hanedanı, rahmet kapıları ve risaletin mekanıdırlar. Onlar takva nişaneleri ve karanlığın aydınlatıcılarıdır. Onlar Allahın beğenisini kazanmış ve gayb aleminin seçilmişleridir. Onlar Resullah (s.a.a)’ın ilim hazineleridir. Onlar dini muhalif ve muanid düşmanların tufanlarından korumak için, dinin yere kök salmış sağlam dağlarıdır.