Kerbela Hadisesi-1-
Kerbela Hadisesi-1-
0 Vote
98 View
Kerbela Hadisesi-1- Hüseyin Çaça قال النبيُّ ص| انّ الحُسينَ مِصباحُ الهُدىً و سَفِينة النّجاة Hz. Muhammed (s.a.a)buyurmuş: ey göklerin ve yeri ziyneti Hüseyin merhaba ilahi arşta yazılmış:” şüphesiz ki Hüseyin hidayet meşalesi ve kurtuluş gemisidir”. Yani Ehli Beyt’siz, Hüseyin siz bir ümmet elbette ki cehalet, fitne ve ihtilafın karanlığında helak olmaya mahkûmdur. Zira nasıl ki Nuh’un gemisinin dışında kalanlar helak olduysa hatta Nuh’un oğlu ve hanımı; keza Ali ve evladı Ali’den ayrılanlar Resulullah’ın buyurduğu üzere helak olacak 72 fırkadan olmaktadır; bu kim olursa olsun ilahi sünnettir değişmez. Tevbe/111: Allah mü’minlerden, canların ve mallarını kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürülürler, ölürler (Bu) Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da Allah üzerine hak bir vaiddir! O halde O ’nunla yapmış olduğumuz bu alışverişinizden dolayı sevinin. İşte, (gerçekten) büyük kazançtır. اِنَّ اللّهَ اِشتَرى مِنَ المُؤمِنين اَنفُسهُم و اَموالَهُم بِاَنَّ لَهُم الجَنَّةَ يُقاتِلُون فِي سَبِيلِ اللّه فَيقتُلُون و يُقتَلُون وَعْداً عليه حَقّاً ووو Tevbe/112: (Bu alışveriş yapanlar), tevbe edenler ibadet edenler, hamdedenler, yeryüzünde dolaşanlar, rükü edenler, secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın sınırlarını koruyanlardır. O mü’minleri müjdele! اَلتّائبُون العابِدُونَ الحامِدُون السائِحُونَ الراكِعُون الساجِدُونَ الامِرُونَ بِالمَعرُوفِ والناهُونَ عَنِ المُنكَر ووو Hz. Peygamber(s.a.a) şöyle buyurmuş:” Amellerin en iyisi (veya cihadın en iyisi) zalim hakimin karşısında hakkı söylemektir”. قال النّبيُّ ص| اَفضلُ الاَعْمالِ كَلِمةُ عَدلٍ عِنْدَ اِمامِ جائرٍ Başka bir badis-i şerif de Hz. Peygamberden şöyle rivayet edilmiştir:” Allah-u teala insanı yarattı ona akıl ve nefsi istekler verdi”. اِنَّ اللّه تعالى خلق بَني آدم ورَكَّبَ فِيهم العقل والشَّهوَة وو Evet İsteklerini işba etmekten başka bir şey düşünmeyip bütün gücünü bu yolda sarfetmiş, karşısında olan tüm engelleri yok etmeğe çalışmıştır. Çünkü ancak bu yolla kendi hedefine ulaşabilir, böyle görüyor. Bu tür insanlar karşılarına çıkacak herkesi ne pahasına olursa olsun yok etmeye çalışırlar hatta bunlar Enbiya ve Allah dostları olsa da ve onların hak olduğunu bilseler de. Diğer bir kısım insanlar ise insanlık, şerafet, keramet, ahlak-ı değerlerin hakim olması için ve yaratana kulluk doğrultusunda var güçleriyle mücadele etmişlerdir; ve kulluk abidesi olmuşlardır. Nitekim yüce Kuran şöyle buyurmuş:” Ben, cinleri ve insanları ancak bana kulluk etmeleri için yarattım.”.(zariat/56 وَما خَلَقتُ الجِنَّ و الاِنسَ اِلاّ لِيَعبُدُونَ Bu yolda canlarını, şereflerini ve mallarını ortaya koymuşlardır. Nitekim Hz. İbrahim, Nemrut’un karşısında durup ateşe atılmaya hazır olmuşlardır. Hz. Musa Fira’vun’nun mukabilinde durup sürgün edilmiş ve onca zorluklara katlanmıştı. Hz. Resul (s.a.a) bu mukaddes hedefinde en kötü tohmete, iftiraya, zülme, işkenceye ve kendi ata yurdundan sürgüne maruz kalmıştır. Hakaza Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin. Ama Kerbela’da İmam Hüseyin ona yapılan zorluk ve en dıramatik hadise bambaşkaydı KERBELA HADİSESİNİN NEDENİ Merhum şehit Mürteza Mütahhari’nin buyurduğu gibi Kerbela kıyamının başlıca üç asıl nedeni vardı: 1.Yezidin Hz. Hüseyin’i zorla biata çağırması, 2.Küfe halkının İmam Hüseyin(a.s)i Küfeye davet etmesi, 3. İmam Hüseyin bulunduğu ortamda emri bil maruf ve nehiy anil münkeri (iyiliğe emretmek ve kötü işlerden men etmeği) kendisine ilahi bir vazife olarak görmesiydi. Şimdi Kerbela kıyamında yukarıda söylediğimiz üç nedenleri birer birer ele alıp açıklamaya çalışacağız; Birinci neden biat meselesi: Biat meselesini anlamak için Hz. Hüseyin’in yaşadığı ortamı ve İmamın buna karşı tutum ve tavrını anlamak zorundayız: a).Önce yezidin nasıl biri olduğunu özde olsa muteber tarihlerden naklediyoruz:Emeviler’den ebu Sufyan’ın torunu, Muaviye’nin de oğlu olan Yezit. İslam’ın doğduğu günden itibaren İslam’a karşı inatları, kinleri ve düşmanlıkları, cahiliyette olan tassupları hatta zahirde Müslüman olmalarına rağmen yüce İslam dinine karşı adavetleri İslam dinini ve İslami şahsiyetleri yok etmek için ellerinden geleni esirgemedikleri apaçık görünmektedir; Harih de buna şahittir.Kokmuş olduğu bidatları ve keza Muaviye’nin Hz. Ali’ye savaş açması ve Müslümanları birbirine öldürtmesi, parayla hadis uydurtması ve dahası İslam’ın ruhu, canı ve bayrağı durumunda olan Hz. Ali’ye ve Ehl-i Beyte haşa ki mubarek Cuma hutbelerinde lanet okutturması, Hz. Ali ve İmam Hasan’ın dostlarını, sevenlerini öldürtmesi, yapmış olduğu ahıtları bozması, hilafeti kırallık, şahlık gibi melun oğlu Yezit’e miras bırakması ve tıradeji kerbela macerasının ortamını Yezit için zemin hazırlaması ve sonuçta Hz. Ali ve İmam Hasan’ı ve İmam Hüseyin’i şehit ettirmesi bu iddiamızı isbat etmek için yeterlidir. Kerbela olayı Kerbela’da oluşan bir olay değildir, peygamber ümmetinin, peygamber torununu öldürmesi hele kendileri de defalarca peygamberin o hazreti öptüğünü, sevip bağrına bastığını ”Hüseyin bendendir ve ben Hüseyin’denim” buyurduğunu işitip görmüşlerdi. Demek ki şairin dediği gibi Kerbela’da ki Ehl-i Beyt kalbini hedef alan oklar ta çok önceden atılmıştı. Sakife’den Kerbela’ya pusu kurdular Şam’da şahı dine hançer vurdular, Bedirden geriye hesap sordular Ehl-i Beytin perişandı ya resul. Nitekim Hz. Ali ( Ehl-i Beytin ilk mazlumu) şöyle buyurmuş:” Benden önce hilafet koltuğuna oturanlar da peygambere uymadılar, ahtlarını bozdular ve onun sünnetini değiştirdiler. Eğer ben peygamberin zamanındaki var olan hükümleri uygularsam hatta kendi emrimde olan askerlerim bile beni yalnız bırakıp giderler. Ve ya onlardan gerçekten bana ve benim imamlığıma Kur’an ve sünnet ölçülerine göre inanmış olan pek az kimse kalır. Siz ne düşünüyorsunuz? Eğer makamı İbrahim-i eskiden olduğu yere koydursam, Fedek’i Fatime oğullarına döndürsem, benden önceki halifelerin vermiş oldukları yanlış hükümleri bozsam ve zekatı olduğu gibi alsam, abdesti, guslü, namazı ilk haline döndürsem, haksız yere kocalarından boşatılan ve başkalarıyla evlendirilen hanımları kendi kocalarına döndürsem, beytül malı peygamber zamanında olduğu gibi herkese eşit olarak paylaştırsam ve servetin fakat zenginlerin elinde birikmesine izin vermezsem, humusu olduğu gibi alsam, Hz. Peygamberin zamanında camiye doğru açılan kapıları açsam ve sonradan açılan kapıları kapatsam, hac ve hanım mut’hasını (geçici evliliği) serbest bıraksam, boşanmayı Peygamber(s.a.a) buyurduğu gibi uygularsam, kısaca halkı Allah’ın emir ve kanunlarına uymağa mecbur kılsam?!! Elbette ki beni terk ederler. Allah’a ant olsun halka Ramazanlıkta vacip namazlardan hariç cemaatle namaz kılmayın dediğimde Ali bizi mustahap namaz kılmaktan men ediyor dediler ve kendi emrimde olan askerlerimin bile fitne çıkarmalarından korktum. Ah ne yapayım menimle muhalifet etmeye kalkışanlara, delalet ve ateşe çekip götüren önderler peşinde koşanlara!!!”.(Muhammet b. Yakup Revzat-ül kafi,c.8, s. 61-63) Bilindiği gibi bu kötü fitnenin tohumu daha önceden serpilmişti. Fasık, ahlaksız ve İslam’ın hiçbir kurallarına bağlı olmayan birisiydi melun Yezit.Yezit hakkında Mes’udi Murucu zehep adlı kitabında şöyle demiş: “yezit maymuna güzel ipekten elbise giydirirdi ve meclisin başında kendi yanında oturturdu”. Yezit hükümeti hakkında Medine’ye araştırmaya giden bir gurup şöyle diyor:” o ahlaksız, ayyaş ve hatta kendi annesiyle zina eden biridir. O bol bol şarap içer köpeklerle oynardı”. İmam Hüseyin (a.s) Yezidin zamanını şöyle anlatıyor:”Ümeyye oğulları Allah’ın haram kıldığı helal ve helalını da haram kıldılar. Yüce Allah’ın hükümlerini değiştirdiler ve beytül malı kendi şahsi çıkarları için harcadılar. b. İmam’ın zülme ve zalime karşı tutumu: Hz. Hüseyin(a.s) şöyle buyurmuştur: hayır Allah’a ant olsun ben Yezit gibi zalime asla el vermem ve onunla biat etmem ”Ben zilletle yaşamayı ar ve izzetle ölmeği saadet biliyorum” O halde İmam Hüseyin’inden Yezit’ israrla biat istemesi boşunaydı. Yezit İmam’dan biat etmesiyle hem tekebbür ve diktatörlük duygusunu işba etmesini ve hem de kendi hükümetine te’yid almasını istiyordu. Böylece Yezit Medine valisi olan Velid’i İmam’dan biat almakla görevlendirdi, biat etmediği taktir de onu öldürmesini emretmişti. Hicretin 60. Yılı recep ayının sonlarına doğru İmam dedesinin şehri, ve doğduğu Medine’den Mekke’ye hicret etti. Dedesinin bir gün müşriklerin mezaliminden ayrılma zorunda kaldığı ana yurdu olan o Mekke’ye hicret etme zorunda kaldığı gibi. Dikkat: Hüseyin’in dedesi Hz. Muhammed’i müşrikler, Mekke’den ve Hüseyin’i adı Müslüman olan Emeviler Medine’den çıkardılar. Hüseyin Hz. Muhammed’in varisi ve yezitler de (muşrik) dedeleri Ebu cehil ve Ebu Süfyan’ların varisiydi. İmam Mekke’ye gitti zira hac merasiminden dolayı tebligat yapmak için son derece en uygun yerdi ve diğer bir yandan Kur’an-ı kerim Kabe’nin kutsal olduğunu ve tüm insanlar için emniyet yeri olduğunu beyan buyurmuştur:”o sıralarda Kabe’yi insanlar için sevap kazanma yeri ve emniyet yurdu kıldık”. (Bakara/125) و اِذ جَعَلنا البَيتَ مثابَةً لِلناّس و اَمناً و اتَّخِذُوا مِن مَقامِ اِبراهيمَ مُصَلىًّ ووو Ama Küfe’lilerin davet meselesine gelince: imam Hüseyin Mekke’de düşmanların (Ümeyye oğullarının)kurduğu hayellerini anlayıp oradan çıkma kararını aldı. Çükü Yezit o hazreti Mekke’de terör etmeyi ve onu öldürüp rahatlayacağını düşünüyordu. Ama burada İmam sözünü ettiğimiz bu sözlere ilavetende orada öldürerek Kabe’nin hürmetinin kırılmasını istemedi. Zaten İmam (a.s) ilahi mearif ve değerler için bu zahmetlere katlanmıştır. İmam yaklaşık iki ay Mekke’de kalmıştı. Bu müddet zafında Küfe’den devamlı davetiyeler geliyordu. Küfe halkı Yezit’in hakimlerinin zülmünden tehemmül edemiyecek bir duruma gelmiştir. Bu fırsatı ganimet bilerek canı gönülden o hazreti bekliyorlardı. Bu müddet içerisinde gelen çok sayıda davetler İmam’ın kıyamına ve Mekke’den çıkmasına sebep olmuştu. İmam Hüseyin Küfelileri tanıdığına ve sonuçta ne olacağını bilmesine rağmen davetlerinin kabul etmesinin nedeni neydi? a)İmama şer’i bir teklifti, b)Küfe halkına hücceti tamamlamak; eğer o gün İmam gitmeseydi Küfeliler; biz tağuta, zalime karşı kıyam etmeğe hazırdık ilahi hükümet kurmak istedik ama imam kabul etmedi, derlerdi. c)Tarih boyunca ileri sürülecek sorulara cevap olmuştur. Çünkü herkesin aklına takılacak soru haline gelirdi. Şöyle ki: İmamı davet ettiler ama imam gitmedi. Ve eğer gitseydi belki de halkı arkasına alırdı hükmet kururdu ve tarihde bu tiradeji hadisede olmazdı derlerdi. Ve esasen şu soru akla gelirdi: Şiilerin imamları Hz. Peygamberin hak halifeleri olduklarını söylüyorlar ve diğerlerinin bu makamı gasbetmiş olduğuna inanıyorlardı ve eğer İmam daveti kabul etmeseydi şöyle derlerdi: Hani nerede bu iddia?! Yani aslında imamın hükümet kurması için zemin hazırdı ama bu hükümeti kurmak ve idare etmek için İmam hazır değildi. Veya idare edemeyeceğini biliyi için kabul etmedi. Emr-i bil maruf (iyi işler emretmek) ve nahy-i enil münker(kötü işlerden men etmek) meselesine gelince; aslında her toplumun ve dinin kıvamı ve selameti bu milli, fıtri ve şer-i vazifeyle iç içedir, özellikle İslam dini üzerinde çok te’kitle durmuştur. yüce Allah Kur’an-ı kerimde:” içinizde sizler hayra davet eden, iyiliği emreden, kötülükten vazgeçirmeğe çalışan kişiler bulunmalıdır. İşte onlardır kurtulanlar, muradına erenler”. ( Ali İmran/ 104) ولْتَكُنْ مِنكُم اُمَّةٌ يَدعُونَ الى الخَيرِ و يَأمُرُونَ بِالَمعرُوفِ و يَنهَوْنَ عَنِ المُنكَرِ و اُولايك هُم المُفلِحُونَ “Siz insanlar için meydana çıkarılan en hayırlı ümmetlersiniz; insanlara iyiliği emreder, kötülükten alı koyarsınız, ve Allah’a inanırsınız..” (Ali İmran/110) كُنتُم خَيرَ اُمَّةٍ اُخرِجَتْ لِلناّسِ تَأْمُرُونَ بِالمَعرُوفِ و تَنهَونَ عَنِ المُنكَرِ و تُؤْمِنُونَ بِاللَه İslam da bu önemli ve hayati olan emr-i bil maruf ve nahy-i en’il münker yine İmamın kıyamında önemli bir sebebi teşkil etmektedir. Eğer biat ve davet meselesi olmasaydı yinede İmam kıyam edecekti. Nasıl ki o İmamın kendisi Kerbela hareketinin sebebini şöyle açıklamıştır: “ benim kıyamım makam gütmek ve servet elde etmek için, fesat çıkarmak, bozgunluk yapmakmak için değil ve zalim de değilim. Benim bu çıkışım İslam dininin maslahatına ve iyiliğe emretmek ve kötülükten menetmek, ceddimin ve babamın siresine (sünnetine) uymak içindir”. Şia’dan Usul-i kafi kitabın da ve sünnü’den Gazeli ihya’ul ulum kitabında müteber senetlerle Hz. Resul’dan şöyle rivayet etmiştir: “ Emr-i bil maruf ve nahyi anil münker içinizde asla terk etmeyin; terk ettiğiniz taktirde sizden kötüleriniz size hakim olur ve artık küçümsenir ve zelil olursunuz, azemetiniz gider o zaman düşman sizin gücünüze itina etmez, kerametiniz, şerefiniz ve izzetiniz kalmaz artık”. Evet İmam dünyasını, canını ve Ehl-i Beyt’ni İslam’ın izzeti ve selameti için feda etti ve yeniden ceddi Muhammed’in(s.a.a) insanlığa armağan getirdiği dini, nübüvvet ağacını kendi kanıyla ve en yakınlarının kanıyla ihya etti, besledi. Kur’an ve ilahi marifetler neredeyse Ümeyye oğulları tarafından unutturulmaktayken. Ve eğer Kerbela vakiası(İmam Hüseyin’in din uğruna yapmış olduğu benzersiz fedekarlık ve onurlu mucadele) olmasaydı İslam dini Yahudi ve Hristiyanlık dinleri gibi olurdu. Olurdu ama cansız, hareketsiz, kurudan kuruya hurafeler karışmış bir din, dinden fakat bir adı kalırdı ve içi hurafelerle dolu, günümüzün değimiyle ılımlı İslam; zalimden yana, mazluma karşı ve kötülerin el maşası olmamayışı varlığından belki daha hayırlı. Selam olsun Hüseyin’e ve vefakar yarenine, doğduğu günde, öldüğü günde ve haşır olacağı güne kadar. Arşın küpeleri yüce azame,t Ona layık oldu aşk-ı şahadet. Misbah-ul Huda nuru hidayet, Şehidi-i Kerbela şahım eyvallah ************************* Hüseyn’e alem ağlar, Adem ağlar Habib-i Kibriya, Peygamber ağlar Atanda Hermele, namert okunu Gözler ağlar, güneş ağlar, gül ağlar ***************************** Kesildi gurbanlar Kerbu belade Kıbleyi nur oldu, ehli semada Vuran şimşiri melun ğençerini Arzu sema cümle melekler ağlar ************************* Bozulupdu gülşeni, Zehra bugün Matem olup cennet,i meva bugün Zehra’nın Yusuf’u, attan düşende Adem’den hateme, peygamber ağlar ****************************** Perper oldu, Al-i Resul gülleri Boğazlandı, Kerbela bülbülleri Libası matem geydi, xelgi alem Arş-ı Ala giyamet. mahşer ağlar ************************ Levhi gelem. Arş-ı Huda yas bugün Kesilipdi yetmiş iki baş bugün Alem divanedir eşgi Hüseyin’e Bu ne matem bu ne eza yas bugün ***************************** Mekke yolu gider Kerbu Belaya Huseyn aşkı mana verir Mina’ya Galubeladan takdiri Hudadır Sekiz cennet olup matem yas bugün