Hz. Ali’nin (a.s) Gözünde İnsan Çeşidi
Hz. Ali’nin (a.s) Gözünde İnsan Çeşidi
Author :
necefi
0 Vote
138 View
Altın nasihatler İmam Ali’nin (a.s) Kumeyl bin Ziyad’a Öğütleri Kumeyl b. Ziyâd en-Nehaî şöyle naklediyor: Emir-ül Mü’minin İmam Ali aleyhi’s-selâm elimden tutarak beni Kufe’nin kenarında yer alan mezarlığa doğru götürdüler. Şehrin dışarısına varınca bir ah çekerek şu sözleri buyurdular: Ey Kumeyl! Bu gönüller birer kaptır; en iyi kap içindekini en iyi koruyan ve zarfiyeti geniş olandır. Benim şu sözümü asla unutma. İnsanlar üç kısımdır: Rabbâni âlim, kurtuluş yolu üzere (kurtuluş yolunu bulmak için) ilim taleb eden kişiler ve geri kalan (üçüncü grup ise), her sesin peşine takılan, her esintiye kapılıp giden ahmak ve düşük kimselerdir. Onlar ne yollarını bulmaları için ilim ışığıyla aydınlanmışlardır, ne de kendilerini kurtarabilecekleri güvenilir bir desteğe dayanmışlardır. Ey Kumeyl! İlim maldan hayırlıdır; ilim seni korur, malı ise sen korursun. Mal, vermekle azalır, ilim öğretmekle çoğalır. İlim hâkimdir, mal mahkûm. (İlimle mal hakkında karar verilir). Ey Kumeyl! Âlime sevgi beslemek, uyulması gereken ve mükâfatı gerektiren bir esastır. İnsan hayatta ilimle (Allah’a) itaat mertebesini kazanır; ölümünden sonra da bıraktığı iyi eserleriyle. Oysaki malın menfaati, malın yok olmasıyla elden çıkar. Malları hazinelerde biriktirenler, hayatta iken bile ölüdürler (gerçek hayattan mahrumdurlar); âlimler ise, âlem var oldukça bâkidirler. Cisimleri kaybolup gitse de eserleri yüreklerde mevcuttur. Sonra göğüslerine işaretle şöyle devam ettiler: Burada çok derin ve geniş bir bilgi vardır; fakat bunu taşıyabilecek ehil kimseleri bulamıyorum. Bulduklarım ise, ya sözü çabuk alan, ama güvenilmeyen, dini dünya isteğine âlet eden, Allah’ın delil ve burhanlarıyla Allah’ın dostlarına karşı üstünlük davasına girişen, Allah’ın nimetleriyle O’na isyana kalkışan kimselerdir. Veya hakkı taşıyanlara boyun eğen, fakat hakkın inceliklerine basireti olmayan, kendine yönelen ilk şüpheyle tereddüte düşerek kalbinde şek yerleşen kimsedir. Oysa ne bu, (ilim öğrenmeye layıktır) ne de o. Ya da dünya lezzetine sarılan, şehvete uymaya yatkın olan veya mal, mülk toplamaya düşkün olan şahıslardır ki bunlardan hiç biri dini koruyabilecek, basiret ve yakin sahibi kişiler değillerdir; bunlar daha çok otlayan hayvanlara benzemektedirler. Böylece ilim, ilim ehlinin ölümüyle ölüp gider. Fakat yeryüzü, Allah için delil ve hüccetiyle kaim (ayakta) bulunan birisinden boş (mahrum) kalmaz; ama ya meydanda olur, bilinir yahut Allah’ın apaçık delillerinin bâtıl olmaması ve kitabını rivayet edecek (halka açıklayacak) kimselerin yok olmaması için korkar, gizlenir. Nerededir onlar? Sayıları azdır onların, ama değerleri pek büyüktür. Allah, onlar gibi başka birilerine teslim edinceye, onların benzerlerinin gönüllerine yerleştirinceye dek delillerini onlarla korur. İlim, onları iman gerçeklerine vardırmış, yakin ruhunu yakından idrak etmişlerdir. Dünya perest insanların zor ve ağır gördüğü şeyleri kolay karşılarlar; cahillerin kaçındıkları, hor gördükleri şeyler hoş görünür onlara; ruhları melekût âlemine bağlı olan bedenlerle dünyada yaşarlar. Ey Kumeyl! İşte onlardır Allah’ın yaratıkları arasındaki eminleri (güvenilir kulları), yeryüzündeki halifeleri ve beldelerindeki ışıkları. Bunlardır, (halkı) Allah’ın dinine çağıranlar. Ah, ne de özlerim onları görmeyi! Allah’tan kendim ve senin için mağfiret diliyorum. Tuhef-ul Ukul: Akıllara Hediye
Caferider