Sıddık-ı Ekber, Faruk-u A’zam Ali’dir Ali

Sıddık-ı Ekber, Faruk-u A’zam Ali’dir Ali Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her ümmetin bir sıddıkı (dosdoğru olanı) ve faruku (hakkı batıldan ayıranı) vardır. Bu ümmetin sıddıkı (ve faruku) Ali b. Ebi Talib’dir.” “Sıddıklar üç kişidir: Firavun ailesinden mümin Hazkil, Al-i Yasin’in sahibi Habib-i Naccar ve Ali b. Ebi Talib (a.s)” İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah’ın kulu ve Peygamberinin kardeşiyim. Sıddık-i Ekber benim. Benden sonra her kim bunu söylerse yalancı ve iftiracıdır.” “Ey insanlar! Şüphesiz ben sizin aranızda; Firavun ailesi arasındaki Harun, İsrailoğulları arasındaki Hitte (bağışlanma) kapısı, Nuh kavmi arasındaki Nuh’un gemisi gibiyim. Şüphesiz “nebe’ul-azim”(büyük haber) ve en büyük sıddık benim. Çok yakında sizlere vaad edilenleri bileceksiniz.” “Faruk-i Ekber benim. Ben kendimden sonraki insanların önderi, kendimden öncekilerin (Resulullah’ın) tebliğcisiyim.” İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah’ın kulu ve Peygamberinin kardeşiyim. Sıddık-i Ekber benim. Benden sonra her kim bunu söylerse yalancı ve iftiracıdır.” [1] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ben asla cihat meydanından kaçmadım. Benimle savaşa giren herkesin kanıyla yeri suvardım.” [2] Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah Tebarek ve Teala sözlerden dört, meleklerden dört, Peygamberlerden dört, doğrulardan dört, şehitlerden dört, kadınlardan dört, günlerden dört ve topraklardan dört tanesini seçmiştir. Sözden seçtiği şunlardır: Sübhanallah, elhamdulillah, la ilahe illallah ve Allah-u Ekber. Her namazın arkasından bu dört cümleyi söyleyen kimseye on iyilik yazılır, on kötülüğü silinir ve on derecesi yükselir. Meleklerden seçtiği ise şunlardır: Cebrail, Mikail, İsrafil ve Azrail Peygamberlerden ise İbrahim’i halil, Musa’yı kelim, İsa’yı Ruh ve Muhammed’i habib olarak seçmiştir. Doğrulardan seçtiği ise şunlardır: Sıddık olan Yusuf, Habib-i Naccar ve Ali b. Ebi Talib” [3] Şehitlerden seçtikleri ise şunlardır: Yahya b. Zekeriyya, Circis’un-Nebi, Hamza b. Abdulmuttalib ve Cafer- i Tayyar. Kadınlardan seçtiği ise şunlardır: Meryem b. İmran, Firavun’un karısı Asiye binti Müzahim, Fatimat’uz-Zehra ve Hatice binti Huveylid Aylardan seçtikleri ise şunlardır: Recep, Zilka’de, Zilhicce ve Muharrem. Bunlar haram olan dört aylardır. Günlerden seçtikleri ise şunlardır: Ramazan bayramı günü, Arefe günü,  Kurban bayramı günü ve suyun tandırdan fışkırdığı gün olan Cuma günü. [4] Şüphesiz Mekke’de namaz kılmaz, yüz bin namaza, Medine’de (Mescid’un-Nebi’de) namaz kılmak, yetmiş beş bin namaza, Beyt’ul-Mukaddeste namaz kılmak elli bin namaza ve Kufe (Mescidi’nde) namaz kılmak yirmi beş bin namaza bedeldir.  [5] Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sıddıklar üç kişidir: Firavun ailesinden mümin Hazkil, Al-i Yasin’in sahibi Habib-i Naccar ve Ali b. Ebi Talib (a.s)” [6] Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sıddık olanlar üç kişidir: Al-i Yasin’in Habib-i Naccar-ı ki şöyle demektedir: “Peygamberlere uyun. Sizden bir karşılık istemeyen kimselere uyun ve onlar hidayete ermiş olanlardır.” Bu, Firavun ailesinin mümini Hizkil ve onların en üstünü olan Ali b. Ebi Talib’dir.  [7] Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ümmetlerin öncüleri bir göz açıp kapatıncaya kadar dahi Allah’a küfretmeyen şu üç kimsedir: “Ali b. Ebi Talib, Yasin sahibi (Habib-i Naccar) ve Al-i Firavun’un Mümini (Hizkil). Bunlar o dosdoğru olanlardır ve Ali onların en üstünüdür.” [8] Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teâla’nın seçtiği sıddıklar şunlardır: Sıddık olan Yusuf, Habib-i Naccar ve Ali b. Ebi Talib.” [9] Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her ümmetin bir sıddıkı (dosdoğru olanı) ve faruku (hakkı batıldan ayıranı) vardır. Bu ümmetin sıddıkı (ve faruku) Ali b. Ebi Talib’dir.” [10] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nebe-i Azim (büyük haber) ve Sıddık-i Ekber (en büyük dosdoğru olan) benim.” [11] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben, Allah yolunda olan, kınayıcının kınamasına aldırış etmeyen, simaları sıddıkların siması, sözleri iyilerin sözleri olan bir toplumdanım. Onlar geceyi (ibadetle) ihya ederler, gündüzün yol gösteren işaretleri olurlar.” [12] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben dünyayı yüz üstü yere serdim, ona verilmesi gereken değeri verdim ve kendi gözleriyle (aşağı görerek) ona baktım.” [13] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben küçük yaşlarda Arab’ın göğüslerini yere serdim, Muzer ve Rebia’nın boynuzlarını kırdım. Siz benim Resulullah’a (s.a.a) olan yakınlığımı biliyorsunuz. Asla benden yalan bir söz, kötü bir davranış görmedi. Annesinin ardıca giden deve yavrusu gibi peşice gittim. Vahiy ve risaletin ışığını gördüm. Nübüvvetin kokusunu kokladım.” [14] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben müminlerin, mal ise zalimlerin büyüğüdür.” [15] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Resulullah’ın yar ve yardımcısıyım. Herkesten önce Müslüman olan, putları kıran, kafirler ile cihad eden ve din düşmanlarını ortadan kaldıran kimseyim.” [16] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben sizlerin şahidiyim ve kıyamet gününde aleyhinize delil getireceğim.” [17] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yıldızlar gök ehlinin güvenliğini sağladığı gibi ben ve Ehl-i Beyt’im de yer ehlinin güvenliğini sağlarız.” [18] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben hidayetin bayrağı, takva sahiplerinin sığınağı, cömertlik üssü, bağış deryası ve akıl dağıyım.” [19] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah tarafından cennet ve cehennemi bölüştüren kimseyim. Oraya hiç kimse benim bölüştürdüğüm ölçü dışında giremez. Faruk-i Ekber (hak ve batılın en büyük ayırıcısı) benim. Ben kendimden sonraki insanların önderi, kendimden öncekilerin (Resulullah’ın) tebliğcisiyim.” [20] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü cehennemi paylaştıran benim.” [21] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Fitnenin gözünü çıkaran benim.” [22] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah’ın kulu ve Peygamberinin kardeşiyim. Sıddık-i Ekber benim. Benden sonra her kim bunu söylerse yalancı ve iftiracıdır.” [23] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah’ın ilmi, bilen kalbi, konuşan dili, gözü, yanı ve eliyim.” [24] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben hidayetçiyim, ben doğru yolu bulmuş biriyim, ben yetim ve miskinlerin babası, dulların koruyucusuyum. Ben her zayıfın sığınağı ve her korkağın güven yeriyim. Ben müminleri cennete götüren önderim. Ben Allah’ın kopmaz ipiyim. Ben Allah’ın sağlam kulpuyum. Ben takva kelimesi, Allah’ın gözü, doğru dili ve eliyim.” [25] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben müminlerin efendisi ve büyüğü, öncülerin ilki ve alemlerin Rabbinin gönderdiği kişinin halifesi, cennet ve cehennemin bölüştürücüsü ve A’raf’ın sahibiyim.” [26] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah’ın hücceti, ben Allah’ın halifesi, ben Allah’ın yolu, ben Allah’ın kapısı, ben Allah’ın ilminin hazinedarı, ben Allah’ın sırrının emini ve rahmet Peygamberi ve insanların en hayırlısı Muhammed’den (s.a.a) sonra insanların önderiyim.” [27] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Resulullah’ın (s.a.a) halifesi veziri ve varisiyim. Ben Resulullah’ın kardeşi vasisi ve habibiyim. Ben Allah Resulünün seçtiği halis dostuyum. Ben Resulullah’ın amcasının oğlu, kızının beyi ve oğlunun babasıyım. Ben vasilerin efendisi ve peygamberlerin efendisinin vasisiyim. Ben Allah’ın büyük hücceti ve ayetiyim. Ben en yüce örnek ve Mustafa peygamberin kapısıyım. Ben sağlam kulp, takva kelimesi, zikri yüce Allah’ın dünya ehli üzerindeki eminiyim.” [28] İmam Ali (a.s) kendisinden yüz çevirenler hakkında şöyle buyurmuştur: “Ben unutulmuş zikir ve kendisinden sapılmış yolum. Ben inkar edilmiş iman, terk edilmiş Kur’an, yalanlanmış din, yüz çevirilmiş sıratım.” [29] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah’ın gözüyüm, ben Allah’ın eliyim, ben Allah’ın yanıyım, ben Allah’ın kapısıyım.” [30] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Resulullah’a (s.a.a) ağaç altında biat edenlerin ilkiyim. Nitekim Allah şöyle buyurmuştur: “Allah iman edenlerden, ağaç altında sana biat ederlerken, andolsun ki hoşnut olmuştur.” [31] ABNA.İR [1] Kenz’ul Ummal, 36389 [2] Nur’us Sakaleyn, 2/139/37 [3] Kaynaktan dördüncüsü düşmüştür. İhtimalen rivayette olduğu gibi Hizb’il Ali Firavun’un Mümini dördüncüsüdür. el-Hisal, 225/58 [4] el-Hisal’da: şehrlerden seçtiği ise şunlardır: “İncire, zeytine, Sina dağına ve şu emin beldeye yemin olsun.” İncir: Medine, zeytin, Beyt’ul Mukaddes, Sina dağı, Kufe emin belde ise Mekke’dir. [5] el-Bihar, 97/47/34 [6] Bihar, 92/295/6 [7] a. g. e. 38/212/14 [8] a. g. e. 67/205/4 [9] a. g. e. 97/47/34 [10] Uyun-u Ahbar’ir-Rıza, 2/13/30 [11] Nur’us Sakaleyn, 5/243/71 [12] Nehc’ul Belağa, 192. hutbe [13] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 8/125 [25] a. g. e. h. 2 [26] el-Bihar, 8/336/7 [27] a. g. e. 39/335/1 [28] a. g. e. 39/335/2 [29] Nur’us Sakaleyn, 4/12/41 [30] a. g. e. s. 494/84 [31] a. g. e. 5/64/50