İmam Ali’nin (a.s) Mazlumluğu
İmam Ali’nin (a.s) Mazlumluğu
0 Vote
61 View
İmam Ali’nin (a.s) Mazlumluğu İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah Muhammed’i (s.a.a) Peygamber olarak gönderdiği günden beri rahat bir yüz görmedim (İslam yolunda çok çile çektim ama), Allah’a hamd olsun! Allah’a yemin olsun ki çocukluğumu endişeyle, büyüklüğümü cihatla geçirdim”[1] “Resulullah (s.a.a) vefat ettiği günden beri ben mazlumum.. .”[2] “Benim gördüğüm zorlukları kimse görmemiştir.”[3] “Allah, Resulünün canını aldığı günden bu güne kadar sürekli mazlum oldum.” İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben yöneticinin halka zulmettiğini sanıyordum. Ama şimdi halkın yöneticiye (bana) zulmettiğini görüyorum.” [4] İmam Ali (a.s) Muaviye’ye yazdığı bir mektubunda şöyle buyurmuştur: “Beni dizginlenmiş deve gibi biat etmek için sürüklediklerini söylüyorsun. Allah’a yemin olsun ki beni kınamak isterken övdün, beni rüsva etmek isterken kendin rüsva oldun. Müslüman dininde şüpheye ve yakininde şekke düşmediği müddetçe mazlum olması kendisi için ayıp değildir. [5] İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’a yemin olsun ki annemden doğduğum günden beri mazlumum; öyle ki Akil’in gözü ağrıdığında ilaç damlatmak istediklerinde şöyle diyordu: “Ali’nin gözüne ilaç damlatmadıkça benim gözüme de damlatmayın.”Böylece gözüm ağrımadığı halde ilaç damlatırlardı.” [6] İmam Ali (a.s), kendisine “sen hilafet hususunda hırslısın” dediklerinde şöyle buyurmuştur: “Allah’a andolsun ki siz daha hırslı ve (Peygambere) daha uzaksınız. Ben ise daha layık ve (Peygambere) daha yakınım. Şüphesiz ben hakkı istedim, siz hakka ulaşmama engel oluyorsunuz! Beni bulunmam gereken makamdan aşağı indiriyorsunuz. Allahım! Ben Kureyş ve Kureyş’in yardımcıları hakkında senden yardım diliyorum. Zira onlar benimle akrabalık bağını kestiler, yüce makamımı küçümsediler ve hakkım olan hilafet hususunda benimle savaşmak için elele verdiler.” [7] İbn-i Ebil Hadid şöyle diyor: “Bil ki hiç şüphesiz Hz. Ali’den (a.s) bunun benzeri, tevatür derecesinde bir çok rivayetler nakledilmiştir. Örneğin “Allah, Resulünün canını aldığı günden bu güne kadar sürekli mazlum oldum.” Hakeza: Allah’ım! Kureyş’i hor ve hakir kıl, şüphesiz Kureyş beni hakkımdan alıkoydu ve hilafetimi gasp etti.” Hakeza: “Allah Kureyş’in cezasını versin. Zira hakkımı zulümle aldılar, annemin çocuğunun hükümetini benden gasbettiler.” Hakeza: (Birsinin “bana zulmedildi.”diye bağırdığını duyunca şöyle buyurdu:) “Gel birlikte feryat edelim, zira ben de sürekli mazlum oldum.” Hakeza: “O benim hilafete oranla yerimin değirmenin milinin değirmen taşına oranla yeri gibi olduğunu bilmektedir.” Hakeza: “Mirasımın yağmalandığını gördüm.” Hakeza: “O ikisi kaplarımızı tersine çevirdiler ve halkı boynumuza bindirdiler.” Hakeza: “Bizim bir hakkımız var; verirlerse alırız vermezlerse her ne kadar gece uzun sürse de devenin sırtına biner gideriz. (almak için savaşırız.) Hakeza: “Her zaman benden cimrilikle aldılar. Layık ve hakkım olduğu şeyden mahrum kaldım.” [8] İmam Ali (a.s), Akil’e yazdığı mektubunda şöyle buyurmuştur: “Kureyş’i bırak da sapıklıkta koştursunlar. Onlar benden önce Resulullah (s.a.a) ile savaştıkları gibi benimle savaşmak hususunda elele verdiler. Allah Kureyş’in cezasını versin, benimle akrabalık bağlarımı kestiler annemin çocuğunun hakkı olan hükümeti benden aldılar.” [9] ABNA.İR [4] Kenz’ul Ummal, 36541 [5] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 15/183 [6] el-Bihar, 67/228/38 [7] Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 9/305 [8] a. g. e. s. 306 [9] a. g. e. 16/148