Konu el-İmamet (2) el-İmamet-i Hasse (1)
Konu el-İmamet (2) el-İmamet-i Hasse (1)
0 Vote
130 View
22. Konu el-İmamet (2) el-İmamet-i Hasse (1) İmam Ali (a.s) Özel İmamet Hz. Ali el-Bihar, c. 35-c. 42, Tarih’ul İmam Ali (a.s) Kenz’ul Ummal, 13/104-186, Fezail-u Ali (a.s) Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebil Hadid, 9/166-174 Zikr’ul Ehadis ve’l-Ehbar-i Varide fi Fezail-i Ali (a.s) bak. el-Mal, 3765. Bölüm (1) Peygamber’in (s.a.a) Diliyle Ali (a.s) 169. Bölüm Hz. Ali’yi (a.s) Sevmek 1. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali’nin sevgisi ateşin odunu yediği gibi günahları yer, bitirir.” 2. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Mü’minin defterinin sahifesinin başlığı Ali b. Ebi Talib’in sevgisidir.” 3. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah müminin kalbinde Ali’nin sevgisini sabit kılar. Buna rağmen sürçecek olursa kıyamet günü Allah sırat köprüsü üzerinde ayağını sabit kılar.” bak. Tarih-u Dimeşk, İmam Ali’nin (a.s) biyografisi 2/91-104 ve 182/220 92. Konu, el-Mehabbet (4) 170. Bölüm Hz. Ali’ye (a.s) Buğzetmek 4. Resulullah (s.a.a) Ali’ye (a.s) şöyle buyurmuştur: “Seni ancak mümin sever ve ancak münafık sana buğz eder.” Bu manada gerçekten bir çok hadis nakledilmiştir. Hatta tevatür derecesine ulaşmıştır. 5. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer bu kılıcımla bana buğzetsin diye müminin burnuna vuracak olursam yine de bana buğzetmez. Münafığa da beni sevsin diye bütün dünyayı verecek olsam yine de beni sevmez. Bu kaza ve kader gerçekleşti ve ümmi Peygamberin diliyle şöyle ifade edildi: “Ey Ali! Mümin seni düşman bilmez, münafık ise seni sevmez.” bak. Tarih-u Dimeşk, Hz. Ali’nin (a.s) biyografisi, 2/190-225 171. Bölüm Ali İyilerin İmamıdır. 6. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali iyilerin imamı, kötülerin katilidir. Ona yardım eden yardım görür ve onu yardımsız bırakan yardımsız kalır.” 7. Resulullah (s.a.a), Ali’ye (a.s) şöyle buyurmuştur: “Müslümanların efendisi ve takva sahiplerinin imamına merhaba” 8. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey Ali! Şüphesiz Allah sana fakirlerin sevgisini bağışlamıştır. Bu yüzden onlar senin imam oluşundan, sen de onlar gibi taraftarların olduğundan hoşnutsun.” 9. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali hakkında onun Müslümanların efendisi, takva sahiplerinin imamı ve yüzü ak olan kimselerin önderi olduğu bana vahyedildi.” 172. Bölüm Ali Sizin İmamınızdır 10. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kendisiyle uzlaştığınız takdirde helak olmayacağınız kimseyi sizlere göstereyim mi? Şüphesiz sizin veliniz Allah’tır. İmamınız ise Ali b. Ebi Talib’dir. O halde onun hayrını dileyin ve onu tasdik edin. Şüphesiz bunu bana Cebrail haber vermiştir.” 11. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz aziz ve celil olan Allah Ali b. Ebi Talib (a.s) hakkında bana tavsiyelerde bulundu. Ben, “Ya Rabbi! Bunu bana açıkla”dedim.”Dinle”buyurdu. Ben, “Dinliyorum”dedim. O, “Şüphesiz Ali hidayet bayrağı, dostlarımın imamı, bana itaat edenlerin nuru, takva sahipleri ile birlikte kıldığım kelimedir. Her kim onu severse beni sevmiştir ve her kim ona itaat ederse bana itaat etmiştir.”diye buyurdu.” 12. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah Ali hakkında bana tavsiyelerde bulundu. Ben, “Ya Rabbi! Bana açıkla”dedim. O, “Dinle”dedi. Ben, “Dinliyorum”dedim. O, “Şüphesiz Ali hidayet bayrağı ve dostlarımın imamıdır. Onu bununla müjdele”dedi. Ali gelince kendisine bunu müjdeledim.” 173. Bölüm Ali Benim Halifemdir 13. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey Haşim oğulları! Şüphesiz kardeşim, vasim vezirim ve ehlim arasında halifem Ali b. Ebi Talib’dir. O borcumu öder verdiğim sözleri gerçekleştirir.” 14. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Cebrail bana gelerek şöyle dedi: “Ey Muhammed! Rabbin sana selam ediyor ve şöyle buyuruyor: “Şüphesiz Ali b. Ebi Talib senin vasin, ehlin ve ümmetin üzerinde halifendir.” 15. Resulullah (s.a.a) Ali’ye işaret ederek şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz bu benim kardeşim, vasim, aranızdaki halifemdir. O halde onu dinleyin ve itaat edin.” 174. Bölüm Ali Benim Vasimdir 16. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz, benim vasim, sır yerim, kendimden sonra geride bırakacaklarımın en hayırlısı; vaatlerimi yerine getirecek ve borcumu ödeyecek kimse Ali b. Ebi Talib’dir.” 17. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz her nebinin bir vasisi ve varisi vardır ve şüphesiz Ali benim vasim ve varisimdir.” İbn-i Ebi’l Hadid şöyle diyor: “Resulullah’ın (s.a.a) vefatından sonra Hz. Ali, “Resulullah’ın vasisi”diye çağrılıyordu. Zira Peygamber istediği şeyleri ona vasiyet etmişti. Bizim ashabımız da bu konuyu inkar etmemekte, ama şöyle demektedirler: “Bu vasiyet hilafet hakkında değildi, kendisinden sonra çıkacak olan yeni meseleler hakkındaydı.” İbn-i Ebi’l Hadid “Ali’nin vasiyeti hakkında söylenen şiirler”başlığı altında asr-ı saadet şairlerinden bir çok şiirler nakl etmiş ve İmam’ın “vasiyet ve veraset onlar arasındadır”sözü hakkında şöyle demiştir: “Hiç şüphemiz yok ki Ali, Peygamber’in vasisi idi. Bize göre kini olan bazı kimseler bunu kabul etmemiştir. Elbette bize göre de vasiyetten maksat nass ve hilafet değildi; aksine açıklandığı takdirde hilafet mevzusundan çok daha yüce ve önemli olan konulardı.” bak. Tarih-i Dimeşk, İmam Ali’nin (a.s) biyografisi, 3/5-14 175. Bölüm Ben Kimin Mevlası İsem Ali de Onun Mevlasıdır 18. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır.” 19. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey Bureyde! Ben müminlere kendi nefislerinden daha evla değil miyim?”Bureyde, “Evet, ya Resulullah”deyince şöyle buyurdu: “Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır.” 20. Abdurrahman b. Ebi Leyla şöyle diyor: “Ali’yi Rahbe’de (Kufe’de) halkı şöyle ant içirirken gördüm: “Allah’a yemin ederek söyleyin bakayım, sizden Resulullah’ın Gadir-i Hum günü, “Ben kimin mevlası isem o halde Ali de onun mevlasıdır”diye buyurduğunu duyanınız var mıdır? Duyan varsa kalkıp şehadette bulunsun.”Abdurrahman b. Leyla şöyle diyor: “Adeta şu an kendilerine baktığım Bedir ashabından 12 kişi kalkarak şöyle dediler: “Şehadet ediyoruz ki Resulullah’ın (s.a.a) Gadir-i Hum günü şöyle buyurduğunu işittik: “Ben müminlere kendi nefislerinden daha evla değil miyim?”Biz, “Elbette Ya Resulullah”deyince de şöyle buyurdu: “Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır. Allahım! Ali’yi seveni sev ve ona düşman olana düşman ol.” bak. Tarih-i Dimeşk, Hz. Ali’nin Biyografisi, 2/5-90 ve 1/364-368 176. Bölüm Ali Her Müminin Velisidir 21. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Ali bendendir ve ben de Ali’den ve Ali her müminin velisidir.” 22. İmran b. Huseyn şöyle diyor: “Resulullah (s.a.a) bir seriyye gönderdi ve onlar, Ali b. Ebi Talib’i emir olarak tayin etti. O bu yolculukta bir şey yaptı...Biz yolculuktan döndükten sonra Resulullah’ın (s.a.a) yanına vardık, ona selam verdik. Onlardan birisi kalkarak şöyle dedi: “Ya Resulullah! Şüphesiz Ali şöyle ve şöyle yapmıştır.”Resulullah (s.a.a) ondan yüz çevirdi. Sonra ikincisi kalktı ve birinci şahsın dediği şeyleri tekrarladı. Böylece dört kişi kalktı ve hepsi de ilk kişinin dediklerini tekrar etti. Resulullah (s.a.a) dördüncü şahsa dönerek yüzünün rengi değişmiş bir halde şöyle buyurdu: “Bana Ali’yi çağırın, bana Ali’yi çağırın, bana Ali’yi çağırın! Şüphesiz Ali bendendir ve ben de Ali’denim. Ali benden sonra her müminin velisidir.” 23. Veheb b. Hamza şöyle diyor: “Ali b. Ebi Talib ile Medine’den Mekke’ye yolculuk ettik. Yolda kendisinden biraz sertlik gördüm. Kendi kendime, “Dönüp Peygamber’i gördüğümde ona söyleyeceğim.”dedim. Veheb b. Hamza sonra şöyle diyor: “Döndükten sonra Resulullah’ı (s.a.a) gördüm ve ona Ali’yi kötüledim. Resulullah (s.a.a) bana şöyle buyurdu: “Ali için bana bunları deme şüphesiz Ali benden sonra velinizdir.” 24. Bureydet’ul Eslemi şöyle diyor: “Resulullah bizlere, Ali’ye “Müminlerin Emiri”diye selam vermemizi emretti. O gün biz yedi kişiydik ve ben hepsinden küçüktüm.” 177. Bölüm Ali Hak İledir 25. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali hak iledir, hak da Ali iledir ve onun etrafında döner.” İbn-i Ebil Hadid şöyle diyor: “Resulullah (s.a.a) bir çok sahih hadisinde, “Ali hak iledir”buyurmuştur.” 26. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hak bununladır, hak bununladır (yani Ali iledir. )” 27. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali nereye meyil ederse hak onunladır.” 28. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’ım! Ali nereye dönerse hakkı da onunla döndür.” 29. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali hak iledir ve hak Ali ile. Kıyamet günü havuzda yanıma gelinceye kadar asla birbirinden ayrılmazlar.” bak. Tarih-i Dimeşk, Ali’nin (a.s) biyografisi, 3/117-123 178. Bölüm Ali Kur’an İledir 30. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali Kur’an iledir ve Kur’an’da Ali iledir. Havuzda yanıma gelinceye kadar birbirinden ayrılmazlar.” 31. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali hak ve Kur’an iledir, hak ve Kur’an da Ali iledir. Havuzda yanıma gelinceye kadar birbirinden ayrılmazlar.” 32. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bu Ali, Kur’an iledir. Kur’an’da Ali iledir. Havuz’da yanıma gelinceye kadar birbirinden ayrılmazlar. Bu ikisine bıraktığım şeyleri onlardan sorun.” bak. Tarih-i Dimeşk, Ali’nin (a.s) biyografisi, 3/123-125, haşiyesinde 179. Bölüm Ali (a.s) Allah’ın Hüccetidir. 33. Resulullah (s.a.a) Enes’in yanında oturduğu bir zamanda içeriye giren Ali’ye işaret ederek şöyle buyurdu: “Ey Enes! Ben ve bu Allah’ın kulları üzerindeki hüccetiyiz.” bak. Tarih-i Dimeşk, Hz. Ali’nin (a.s) biyografisi, 2/272-274 97. Konu, el-Hüccet 180. Bölüm Ali, Peygamber’in İlminin Kapısıdır 34. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ben ilim şehriyim Ali ise kapısıdır. İlmi isteyenler kapısından gelmelidir.” 35. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ben ilim şehriyim Ali ise kapısıdır. İlim isteyenler kapısından gelmelidir.” 36. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali ilmimin dergahıdır.” 37. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ben hikmet eviyim, Ali de kapısıdır.” 38. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali ilmimin kapısıdır ve benden sonra gönderildiğim şeyi (risaleti) ümmetime açıklayandır.” bak. Tarih-i Dimeşk, Hz. Ali’nin (a.s) biyografisi, 2/459-479 181. Bölüm Ali Benden Sonra İnsanların En Bilginidir. 39. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Benden sonra ümmetimin en bilgini Ali b. Ebi Talib’dir.” 40. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali b. Ebi Talib, insanlardan Allah’ı ve insanları en çok tanıyandır ve herkesten çok “La ilahe illallah”hakikatini sevmekte, ululamaktadır.” 41. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Benden sonra ümmetimin en üstün hakimi ve alimi Ali’dir.” 42. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey Ali! Sen ilmimin varisisin.” 182. Bölüm Ben ve Ali Bir Ağaçtanız 43. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ben ve Ali bir ağaçtanız. İnsanlar ise değişik ağaçlardan.” 44. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey Ali! İnsanlar değişik ağaçlardandır. Oysa sen ve ben bir tek ağaçtanız.” 45. Cabir şöyle diyor: “Şüphesiz Peygamber (s.a.a) Arefe’de iken Ali onun tam karşısında duruyordu. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Ey Ali! Yanıma gel. Beş parmağını beş parmağımın üstüne koy. (elimi avuçla). Ey Ali! Ben ve sen bir tek ağaçtan yaratıldık. Ben o ağacın kökü, sen gövdesi, Hasan ve Hüseyin ise dallarıdır. Her kim bu dallardan birine tutunursa Allah onu cennete koyar.” bak. Tarih-i Dimeşk, Hz. Ali’nin (a.s) biyografisi, 1/129-136 183. Bölüm Sen Kardeşimsin 46. Resulullah (s.a.a) Ali’ye (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sen dünya ve ahirette benim kardeşimsin.” 47. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ben de kardeşim Musa’nın “Rabbim, göğsümü genişlet ve işimi kolaylaştır. Bana ehlimden bir yardımcı kıl.”dediği gibi diyorum. Kardeşim olan Ali’yi,.”Sırtımı onunla güçlü kıl.” 48. Ali (a.s)Resulullah’a (s.a.a) ashabı arasında kardeşlik akdini okurken şöyle buyurmuştur: “Ashabına bana yapmadığını yaptığını görünce ruhum bedenimden çıktı ve belim kırıldı. Eğer bu davranışınız bana olan gazabınızdan kaynaklanıyorsa, bağış ve büyüklük size aittir.”Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: “Beni hakla gönderene andolsun ki seni kendime istediğim için erteledim. Sen bana oranla Harun’un Musa’ya oranı gibisin. Sadece benden sonra Peygamber gelmeyecek. Sen benim kardeşim ve varisimsin.” bak. el-Vezaret, 464. Bölüm 184. Bölüm Ali Bendendir ve Ben de Ali’denim 49. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali benden ve ben Alidenim” 50. Resulullah (s.a.a), Ali (a.s) için şöyle buyurmuştur: “Sen benden ve bende sendenim.” 51. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali’nin bana oranla yeri kafamın bedenime oranla yeri gibidir.” 52. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Ali’nin eti benim etimden ve kanı benim kanımdandır.” 53. Resulullah (s.a.a), Ali (a.s) için şöyle buyurmuştur: “Ey Ali! Sen benden ve ben de sendenim, sen benim kardeşim ve arkadaşısın.” Tarih-i Dimeşk, Ali’nin (a.s) biyografisi, 1/25, 148 185. Bölüm Benim Adıma Sadece Kendim ve Ali Tebliğ Edebilir. 54. Enes b. Malik şöyle diyor: “Şüphesiz Peygamber (s.a.a) Beraat suresini (müşriklere okumak için) Ali’ye verdi ve şöyle buyurdu: “(Bu sureyi) sadece ben ve Ehl-i Beyt’imden olan biri tebliğ edebilir.” 55. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali benden ve ben ondanım. Sadece kendim ve Ali tebliğ edebilir.” Tarih-i Dimeşk, Ali’nin (a.s) biyografisi, 2/376 186. Bölüm Sen Bana Oranla Harun Gibisin 56. Resulullah (s.a.a), Ali (a.s) için şöyle buyurmuştur: “Senin bana oranla yerin, Harun’un Musa’ya oranla yeri gibidir. Sadece benden sonra peygamber yoktur.” 57. Resulullah (s.a.a), Ali (a.s) için şöyle buyurmuştur: “Sen, bana oranla konumunun Harun’un Musa’yla konumu gibi olmasından hoşnut değil misin? Sadece sen Peygamber değilsin. Sen halifem olmadıkça bana gitmek yakışmaz.” 58. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Seni yerime geçesin diye halifem kıldım.”Ben, “Senden hiç geri kaldım mı ya Resulullah?”deyince şöyle buyurdu: “Sen bana oranla yerinin Harun’un Musa’ya olan yeri gibi olmasından hoşnut değil misin? Sadece benden sonra Peygamber olmayacaktır.” 187. Bölüm Ali’nin Velayeti 59. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Eğer Ali’yi velayet ve yöneticilik makamına geçirirseniz onun yol gösterici ve doğru yolu bulmuş kimse olduğunu görürsünüz. O sizleri doğru yola götürür.” 60. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Eğer Ali’yi hilafete seçerseniz ki böyle yapacağınızı zannetmiyorum; onun yol gösterici ve doğru yolu bulmuş kimse olduğunu görürsünüz.” 61. Resulullah (s.a.a), emirlik ve hilafetten söz edilince şöyle buyurmuştur: “Eğer onu Ali’ye teslim ederseniz, onun yol gösteren ve doğru yolu bulmuş kimse olduğunu görürsünüz. O sizleri doğru yola götürür.” 188. Bölüm Peygamber’in (s.a.a) Diliyle Ali (2) 62. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim Adem’in ilmini Nuh’un kavrayışını, İbrahim’in hilmini, Yahya b. Zekeriya’nın zühdünü ve Musa b. İmran’ın öfkesini görmek isterse Ali b. Ebi Talib’e baksın.” 63. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali müminlerin efendisidir.” 64. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali dinin direğidir.” 65. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanlara benden sonra hak üzere kılıç vuran işte budur.” 66. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey Ali! Senin örneğin “Kulhu vallahu ehad”(İhlas suresi) örneği gibidir. Seni kalbiyle seven adeta Kur’an’ın üçte birini okumuştur. Seni kalbiyle seven ve diliyle yardım eden kimse ise adeta Kur’an’ın üçte ikisini okumuştur. Seni kalbiyle seven, diliyle yardım eden ve eliyle destekleyen kimse ise adeta tüm Kur’an’ı okumuştur.” 67. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Ali’yi şikayet etmeyiniz. Allah’a andolsun ki o Allah için ve Allah yolunda tavizsizdir.” 68. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali’ye eziyet eden bana eziyet etmiştir.” 69. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali müminlerin büyüğü; servet ise münafıkların efendisidir.” 70. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali’nin bu ümmet üzerindeki hakkı babanın evlat üzerindeki hakkı gibidir.” 71. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Benim sırdaşım Ali b. Ebi Talib’dir.” 72. Resulullah (s.a.a), Ali’ye (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sen ve taraftarların cennettesiniz.” 73. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Ali ve taraftarları kıyamet günü kurtuluşa erenlerdir.” 74. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ali’yi anmak ibadettir.” 75. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Adalet hususunda benim ve Ali’nin eli eşittir.” 76. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim, “Ali insanların en hayırlısıdır.”demezse şüphesiz ki kafirdir.” bak. el-İlm, 2845. Bölüm 189. Bölüm Ali’nin Diliyle Ali (3) 77. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ben kendimi; cömertliğimin bir ihtiyacı giderememesinden, hoşgörümün bir cehaleti kapsayamamasından, affımın bir günaha tahammül edememesinden ve zamanımdan daha uzun bir zamanın olmasından daha üstün görüyorum.” 78. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ben kendimi; bizzat sakınmadığım şeylerden insanları sakındırmaktan, önceden yapmadığım şeyi insanlara emretmekten ve Allah’ın hoşnut olmadığı bir şey sebebiyle insanlardan hoşnut olmaktan daha üstün görüyorum.” 79. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ben daha önceden yapmadığım bir itaate sizleri zorlamam ve sizden önce sakınmadığım bir günahtan sizi sakındırmam.” 80. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’a andolsun ki tek başıma onlarla karşılaşsam ve onlar bütün yeryüzünü doldurmuş olsalar yine korkmam, paniğe kapılmam. Zira ben onların sapıklığını ve hidayet üzere olduğumu kendimden bir basiret ve Allah’tan bir yakin ile biliyorum.” 81. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ben arzumla savaşıyorum ve kendi ecelimi gözlüyorum.” 82. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ben rızkımı tümüyle aldım, nefsimle savaştım ve kendi nasibime ulaştım.” 83. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ben Allah’ın hüccetleri ikame olsun diye konuşuyorum ve Allah’ın dinine yardım olsun diye cihat ediyorum ve savaşıyorum.” 84. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Şüphesiz ben sizin aranızda; Firavun ailesi arasındaki Harun, İsrailoğulları arasındaki Hitte (bağışlanma) kapısı, Nuh kavmi arasındaki Nuh’un gemisi gibiyim. Şüphesiz “nebe’ul-azim”(büyük haber) ve en büyük sıddık benim. Çok yakında sizlere vaad edilenleri bileceksiniz.” 85. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ben asla cihat meydanından kaçmadım. Benimle savaşa giren herkesin kanıyla yeri suvardım.” 190. Bölüm Ben 86. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben dünyayı yüz üstü yere serdim, ona verilmesi gereken değeri verdim ve kendi gözleriyle (aşağı görerek) ona baktım.” 87. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyayı hor ve hakir kılan benim.” 88. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben küçük yaşlarda Arab’ın göğüslerini yere serdim, Muzer ve Rebia’nın boynuzlarını kırdım. Siz benim Resulullah’a (s.a.a) olan yakınlığımı biliyorsunuz. Asla benden yalan bir söz, kötü bir davranış görmedi. Annesinin ardıca giden deve yavrusu gibi peşice gittim. Vahiy ve risaletin ışığını gördüm. Nübüvvetin kokusunu kokladım.” 89. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben müminlerin, mal ise zalimlerin büyüğüdür.” 90. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Resulullah’ın yar ve yardımcısıyım. Herkesten önce Müslüman olan, putları kıran, kafirler ile cihad eden ve din düşmanlarını ortadan kaldıran kimseyim.” 91. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben sizlerin şahidiyim ve kıyamet gününde aleyhinize delil getireceğim.” 92. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yıldızlar gök ehlinin güvenliğini sağladığı gibi ben ve Ehl-i Beyt’im de yer ehlinin güvenliğini sağlarız.” 93. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben hidayetin bayrağı, takva sahiplerinin sığınağı, cömertlik üssü, bağış deryası ve akıl dağıyım.” 94. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah tarafından cennet ve cehennemi bölüştüren kimseyim. Oraya hiç kimse benim bölüştürdüğüm ölçü dışında giremez. Faruk-i Ekber (hak ve batılın en büyük ayırıcısı) benim. Ben kendimden sonraki insanların önderi, kendimden öncekilerin (Resulullah’ın) tebliğcisiyim.” 95. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü cehennemi paylaştıran benim.” 96. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Fitnenin gözünü çıkaran benim. Eğer ben olmasaydım Nehrevan ehli (Hariciler) ve Cemel ashabı (Talha ve Zübeyr’in ordusu) öldürülmezdi.” 97. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah’ın kulu ve Peygamberinin kardeşiyim. Sıddık-i Ekber benim. Benden sonra her kim bunu söylerse yalancı ve iftiracıdır.” 98. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah’ın ilmi, bilen kalbi, konuşan dili, gözü, yanı ve eliyim.” 99. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben hidayetçiyim, ben doğru yolu bulmuş biriyim, ben yetim ve miskinlerin babası, dulların koruyucusuyum. Ben her zayıfın sığınağı ve her korkağın güven yeriyim. Ben müminleri cennete götüren önderim. Ben Allah’ın kopmaz ipiyim. Ben Allah’ın sağlam kulpuyum. Ben takva kelimesi, Allah’ın gözü, doğru dili ve eliyim.” 100. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yahudi alimlerinden birisi Hz Ali’ye şöyle sordu: “Ey Müminlerin Emiri! Öyleyse sen bir peygamber misin?”Hz. Ali, “Yazıklar olsun sana, ben sadece Muhammed’in bir kölesiyim.”diye cevap verdi.” 101. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben müminlerin efendisi ve büyüğü, öncülerin ilki ve alemlerin Rabbinin gönderdiği kişinin halifesi, cennet ve cehennemin bölüştürücüsü ve A’raf’ın sahibiyim.” 102. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah’ın hücceti, ben Allah’ın halifesi, ben Allah’ın yolu, ben Allah’ın kapısı, ben Allah’ın ilminin hazinedarı, ben Allah’ın sırrının emini ve rahmet Peygamberi ve insanların en hayırlısı Muhammed’den (s.a.a) sonra insanların önderiyim.” 103. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Resulullah’ın (s.a.a) halifesi veziri ve varisiyim. Ben Resulullah’ın kardeşi vasisi ve habibiyim. Ben Allah Resulünün seçtiği halis dostuyum. Ben Resulullah’ın amcasının oğlu, kızının beyi ve oğlunun babasıyım. Ben vasilerin efendisi ve peygamberlerin efendisinin vasisiyim. Ben Allah’ın büyük hücceti ve ayetiyim. Ben en yüce örnek ve Mustafa peygamberin kapısıyım. Ben sağlam kulp, takva kelimesi, zikri yüce Allah’ın dünya ehli üzerindeki eminiyim.” 104. İmam Ali (a.s) kendisinden yüz çevirenler hakkında şöyle buyurmuştur: “Ben unutulmuş zikir ve kendisinden sapılmış yolum. Ben inkar edilmiş iman, terk edilmiş Kur’an, yalanlanmış din, yüz çevirilmiş sıratım.” 105. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah’ın gözüyüm, ben Allah’ın eliyim, ben Allah’ın yanıyım, ben Allah’ın kapısıyım.” 106. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Resulullah’a (s.a.a) ağaç altında biat edenlerin ilkiyim. Nitekim Allah şöyle buyurmuştur: “Allah iman edenlerden, ağaç altında sana biat ederlerken, andolsun ki hoşnut olmuştur.” 107. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah’ın sağlam kulpu ve takva kelimesiyim.” 108. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben anlayan anlayışlı kulağım. Nitekim aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “Anlayışlı kulaklar anlasın diye” 109. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Müminlerin Emiri’nin yanında “Yer dehşetli bir sarsılışla sarsıldığı”ayeti “İnsanın, “Buna ne oluyor?”dediği zaman, işte o gün (yer) bütün haberlerini anlatır”ayetine kadar okunduğunda şöyle buyurdu: “Ben o insanım ve yer haberlerini bana verecektir.” 110. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah’ın kulu ve Resulünün kardeşiyim.” 111. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben kıyamet günü aziz ve celil olan Allah’ın karşısında adalet istemi için diz çöken ilk kimseyim.” 191. Bölüm İmam Ali’nin (a.s) Müslüman Oluşu 112. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Resulullah (s.a.a) Pazartesi günü Peygamber olarak gönderildi ben ise Salı günü Müslüman oldum.” 113. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Müslüman olanların ilkiyim.” 114. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben Peygamber (s.a.a) ile namaz kılanların ilkiyim.” 115. Habbet’ul Ureni şöyle diyor: “Ben Ali’yi bir gün daha önce hiç görmediğim şekilde katıla katıla gülerken gördüm. Öyle ki akıl dişi gözüktü. Sonra şöyle buyurdu: “Allah’ım! Ben bu ümmetten peygamberleri dışında benden önce sana ibadet eden hiç kimseyi görmedim.” bak. Tarih-i Dimeşk, Ali’nin (a.s) Biyografisi, 1/43-57 Şerh-u Nehc’ul Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 4/116 192. Bölüm İmam Ali’nin (a.s) İlmi 116. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’a andolsun ki inen her ayetin kimin hakkında indiğini, nerede indiğini, kime nazil olduğunu biliyorum. Rabbim bana düşünen bir kalp, konuşan ve soran bir dil verdi.” 117. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Peygamber gece, gündüz, gökle ilgili, yerle ilgili, dünya ile ilgili ve ahiretle ilgili tüm ayetleri bana okudu, bana yazdırdı, ben elime yazdım ve bana tevilini, tefsirini, nasihini, mensuhunu, muhkemini, müteşabihini, özelini, genelini nerede nazil olduğunu, kıyamete kadar nüzul sebebinin ne olduğunu, hepsini bana öğretti.” 118. İmam Ali (a.s) kendisine biat edilince okuduğu bir hutbesinde şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Beni kaybetmeden önce sorunuz. Bana her şeyi sual ediniz. Zira ilklerin ve sonların ilmi benim yanımdadır. Allah’a andolsun ki eğer hakemlik makamına oturacak olursam Tevrat ehli arasında da Tevrat’a göre hüküm veririm.”Daha sonra şöyle buyurdu: “Beni kaybetmeden önce bana sorunuz, taneyi yarana ve insanı yaratana andolsun ki benden Kur’an ayetlerinden birini soracak olursanız ne zaman ve kimin hakkında nazil olduğunu sizlere söylerim.” 119. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Göğsümde öyle bir gizli ilim vardır ki açığa vuracak olursam derin kuyuya sarkıtılmış ip gibi titrer durursunuz.” 120. İmam Ali (a.s) göğsünü işaret ederek şöyle buyurmuştur: “Burada bir çok ilimler vardır, ama arayanları azdır. Çok yakında beni kaybedecek olursanız pişman olursunuz.” 121. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Resulullah (s.a.a) bana helal ve haramdan bin kapı; olmuş ve kıyamete kadar olacakları bana bildirdi. Bu kapıdan her birinden bin kapı açılır. Yani bir milyon kapı! Aynı şekilde rüya tabiri, belalar ve fasl’ul-hitab (hak ile batılı birbirinden ayıran hikmet veya çeşitli dilleri bilmesi) ile ilgili ilmi öğrendim.” 122. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz bana yollar açılmıştır. Bana soy ilmi öğretilmiştir. Bulutlar benim için hareket ettirilmiştir. Bana rüya tabiri, belalar ve fasl’ul-hitab (hak ile batılı birbirinden ayıran hikmet veya çeşitli dilleri bilmek) ile ilgili ilim öğretilmiştir.” bak. es-Sual (1), 1705. Bölüm; el-Kur’an, 3257. Bölüm 193. Bölüm İmam Ali’nin (a.s) Mazlumiyeti 123. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah Muhammed’i (s.a.a) Peygamber olarak gönderdiği günden beri rahat bir yüz görmedim (İslam yolunda çok çile çektim ama), Allah’a hamd olsun! Allah’a yemin olsun ki çocukluğumu korkuyla, büyüklüğümü cihadla geçirdim” 124. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Resulullah (s.a.a) vefat ettiği günden beri ben mazlumum. .” 125. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Benim gördüğüm zorlukları kimse görmemiştir.” 126. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben yöneticinin halka zulmettiğini sanıyordum. Ama şimdi halkın yöneticiye (bana) zulmettiğini görüyorum.” 127. İmam Ali (a.s) Muaviye’ye yazdığı bir mektubunda şöyle buyurmuştur: “Beni dizginlenmiş deve gibi biat etmek için sürüklediklerini söylüyorsun. Allah’a yemin olsun ki beni kınamak isterken övdün, beni rüsva etmek isterken kendin rüsva oldun. Müslüman dininde şüpheye ve yakininde şekke düşmediği müddetçe mazlum olması kendisi için ayıp değildir. 128. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’a yemin olsun ki annemden doğduğum günden beri mazlumum; öyle ki Akil’in gözü ağırdığında ilaç damlatmak istediklerinde şöyle diyordu: “Ali’nin gözüne ilaç damlatmadıkça benim gözüme de damlatmayın.”Böylece gözüm ağrımadığı halde ilaç damlatırlardı.” 129. İmam Ali (a.s), kendisine “sen hilafet hususunda hırslısın”dediklerinde şöyle buyurmuştur: “Allah’a andolsun ki siz daha hırslı ve (Peygambere) daha uzaksınız. Ben ise daha layık ve (Peygambere) daha yakınım. Şüphesiz ben hakkı istedim, siz hakka ulaşmama engel oluyorsunuz! Beni bulunmam gereken makamdan aşağı indiriyorsunuz. Allahım! Ben Kureyş ve Kureyş’in yardımcıları hakkında senden yardım diliyorum. Zira onlar benimle akrabalık bağını kestiler, yüce makamımı küçümsediler ve hakkım olan hilafet hususunda benimle savaşmak için elele verdiler.” İbn-i Ebil Hadid şöyle diyor: “Bil ki hiç şüphesiz Hz. Ali’den (a.s) bunun benzeri, tevatür derecesinde bir çok rivayetler nakledilmiştir. Örneğin “Allah Resulünün canını aldığı günden bu güne kadar sürekli mazlum oldum.” Hakeza: Allah’ım! Kureyş’i hor ve hakir kıl, şüphesiz Kureyş beni hakkımdan alıkoydu ve hilafetimi gasbetti.” Hakeza: “Allah Kureyş’in cezasını versin. Zira hakkımı zulümle aldılar, annemin çocuğunun hükümetini benden gasbettiler.” Hakeza: (Birsinin “bana zulmedildi.”diye bağırdığını duyunca şöyle buyurdu:) “Gel birlikte feryat edelim, zira ben de sürekli mazlum oldum.” Hakeza: “O benim hilafete oranla yerimin değirmenin milinin değirmen taşına oranla yeri gibi olduğunu bilmektedir.” Hakeza: “Mirasımın yağmalandığını gördüm.” Hakeza: “O ikisi kaplarımızı tersine çevirdiler ve halkı boynumuza bindirdiler.” Hakeza: “Bizim bir hakkımız var; verirlerse alırız vermezlerse her ne kadar gece uzun sürse de devenin sırtına biner gideriz. (almak için savaşırız.) Hakeza: “Her zaman benden cimrilikle aldılar. Layık ve hakkım olduğu şeyden mahrum kaldım.” 130. İmam Ali (a.s), Akil’e yazdığı mektubunda şöyle buyurmuştur: “Kureyş’i bırak da sapıklıkta koştursunlar. Onlar benden önce Resulullah (s.a.a) ile savaştıkları gibi benimle savaşmak hususunda elele verdiler. Allah Kureyş’in cezasını versin, benimle akrabalık bağlarımı kestiler annemin çocuğunun hakkı olan hükümeti benden aldılar.” Bak, Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 4/63 ed-Dünya, 1225. Bölüm 194. Bölüm (4) Ali’nin Diliyle Ali 131. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Muhammed’in (s.a.a) ashabından sırdaşı olanların da bildiği gibi bir an olsun Allah’a ve Peygamberine red cevabı vermedim. Kahramanların kaçtığı, adımların gerilediği yerlerde canımla Peygambere yardım ettim. Bu cesaret ve yiğitliği Allah bana lütfetmiştir.” 132. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Asla yalan atmadım ve (Peygamber tarafından) bana yalan söylenmedi. Asla sapmadım ve hiç kimse benim vasıtamla sapıklığa düşmedi.” 133. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her ne zaman Peygambere sorduysam bana cevap verirdi ve her ne zaman sustuysam benimle konuşmaya başlardı.” 134. İmam Ali (a.s), “Şüphesiz sen uyarıcısın ve her kavmin bir yol göstericisi vardır”ayetinin tefsirinde şöyle buyurmuştur: “Uyarıcı Resulullah’tır, yol göstericisi ise benim.” 135. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Resulullah aralarında hükmetmem için beni Yemen’e gönderdi. Ben şöyle dedim: “Ey Resulullah! Benim gibi genç ve hakemlik ilmine sahip olmayan birini mi gönderiyorsun?”Peygamber (s.a.a) elini göğsüme vurarak şöyle buyurdu: “Allah’ım! Onun kalbini hidayet et, dilini sağlam güçlendir.”O zamandan, burada durduğum ana kadar iki kişi arasındaki hakemlik hususunda asla şek ve şüpheye düşmedim.” 136. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Resulullah şöyle buyurmuştur: “Ey Ali! Sen olmasaydın benden sonraki müminler tanınmazdı.” 137. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nabığa’nın oğlu benim boş işlerle oynadığımı, mizahçı olduğumu, el ve dil şakası yaptığımı, oyalandığımı söylüyor. Ne kadar uzak! Ölüm korkusu kıyameti hatırlama ve hesap endişesi beni bu işlerden alı koyar.” 138. İmam Ali (a.s), hilafetinin ikinci günü okuduğu bir hutbesinde şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ben de sizlerden biriyim, sizin lehinize olan şey benim de lehimedir ve sizin aleyhinize olan şey benim de aleyhimedir.” 139. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Asla sapmadım ve asla kimseyi saptırmadım. Bana tavsiye edilen şeyi asla unutmadım. Ben peygamberi için açıkladığı ve benim için izah ettiği Rabbimden bir delil üzereyim ve şüphesiz ki ben (doğru) yoldayım.” 140. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bana biatiniz düşüncesizce yapılan bir biat değildir. Benim ve sizin işiniz aynı değildir. Ben sizleri Allah için istiyorum. Siz ise beni kendiniz için istiyorsunuz. Ey insanlar! Bana kendiniz için yardım edin. Allah’a yemin olsun ki mazlumun hakkını alacağım ve zalimi kendisi gelmese de hak kaynağına sürüp götüreceğim.” 141. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’a andolsun ki kıyamet günü Allah ve Peygamberinin yanına zalim olarak gitmek, gece deve dikeni üzerinde sabahlamaktan ve prangalara vurulup zincirler ile sürüklenmek bana daha sevimli gelir. Allah’a andolsun ki bana karıncanın ağzındaki arpa kabuğunu almakla da olsa Allah’a isyan etmem için yedi iklimi ve göklerin altındaki her şeyi verseler yine de yapmam.” 142. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz benim aranızdaki örneğim, huzuruna geleni aydınlatan karanlıktaki kandil örneğidir.” 143. İmam Ali (a.s) sürekli şöyle buyururdu: “Aziz ve celil olan Allah’ın benden daha büyük olan bir ayeti ve Allah’ın benden daha büyük bir haberi yoktur.” 144. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı tanıdığım günden beri onu inkar etmedim.” 145. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bana hak gösterildiği günden beri onda şüpheye düşmedim.” bak. ed-Dünya, 1225. Bölüm el-Edeb, 73. Bölüm